⚠️ İçerik uyarısı: Bu sayıda, sıkça yetişkinlerin uzantısı olarak görülen çocukların birey olarak görülmeleri söz konusudur. Bazı yetişkinler için tetikleyici olabilir.
Özür dilemeyi biliyor muyuz?
Amasız, bahanesiz, hatamızı üstlenerek, karşımızdakini hatalı davranışımızdan sorumlu tutmadan… Baya dümdüz olması gerektiği gibi…
Ben bilmiyordum.
Bunu değiştiren, Rania El Mugammar’ın Özür Dilemenin Anatomisi paylaşımı olmuştu. Bu sayıda da yine Mugammar’ın bir kaynağından faydalanacağım: Çiçek Açan Özürler1.
Çocuklarla daha adil ve sağlıklı ilişkiler kurabilmek için onları ikinci ya da üçüncü sınıf ‘vatandaş’ olarak görmek yerine biz yetişkinlerden farklı fakat bize eş, hakları olan varlıklar olarak görebilmemiz gerekiyor. Bunu yapamadığımız zaman onlardan özür dileme ihtimalimiz de azalıyor. Çünkü insan kendine denkten ya da daha güçlüden özür diler. Daha az, daha aşağı, daha az hak sahibi olarak gördüğünden özür dileme ihtiyacı hissetmez.
Bazı insanlar kimseden özür dilemez ya da ‘dileyemez’ maalesef, orası başka uzmanlıkların alanı.
Özür dilemek ne erdem ne de ayrıcalık bence; insanlar arası iletişimin çok olağan ve olmazsa olmaz bir parçası. Bununla beraber, özür dilemek ilişkilere dair birçok şey gibi öğrenilen bir beceri.
"Benden kimse özür dilemedi o yüzden ben de nasıl özür dilenir bilmiyorum…"
"Özür dilemek zayıflıktır!"
"Çocuklarımdan özür dilersem otoritemi kaybederim."
Özür dilemeye dair kaygı, korku ve bahaneler, çocuk hakları, çocukların sağlıklı bireyler olmaları ve belki de en önemlisi, hayatımızdaki çocuklarla daha sağlıklı ilişkiler kurmamızın önündeki en büyük engellerden biri.