Feminizm hakkında nasıl konuşurum?
Hepimizin aynı olduğu değil, eşit ve adaletli bir dünya için
Bir aile büyüğümün iki erkek kardeşimle oturduğumuz masadan kalktığımızda bulaşıkları yıkamamı beklemesi hiç feminist bir hareket değildi. Bunu 15 yaşımda çok net görebilmiş, ses çıkartabilmiştim. He, bulaşıkları yine ben yıkamıştım o ayrı… Ama bir şey diyebilmiştim. Bu o gün için yeterli hissettirmese de, bir zaferdi.
Okuma süresi: 8 dakika
Aynı aile büyüğüm, eğitimimle çok ilgili, okuduğum alana pek meraklı, eğitimli, bolca okuyan biriydi. Çok da sevdiğim biriydi. Ama pek feminist değildi. Şu iki cümleyi ard arda yazmak canımı yakmadı desem yalan söylemiş olurum…
Yaşım biraz daha büyüdüğünde jenerasyonunun ve yaşının arkasına saklanmasına izin vermeden daha farklı sohbetler de edecektik.
Ama bu hikayede iki kişi daha vardı… Onlar etkisiz eleman mıydı? Etkisiz elemanlar, söz konusu eşitsizlikler olduğunda, eşitsizlikleri ancak daha eşitsiz hale getirirdi… Bu, toplumsal meselelerde de, aynı meselelerin aile içine yansımalarında da böyleydi.
İstediğimiz dünya, feminist olmayan aile büyüklerimizle yüzleşme imkanımızın olduğu bir dünya kadar, etkisiz olmayan elemanların, ‘bulaşık yıkamak onun işi değil, hepimiz yedik, hepimiz yıkarız’ların olduğu bir dünya…
Bu film, İsveç BaşKonsoslosluğu'nun desteğiyle, Nisan 2012- Eylül 2013 tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları tarafından yürütülen "Çocuklar arasında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması için Ailelerin Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında hazırlanmıştır.
Feminizm hakkında konuşmak, kapsamlı cinsellik eğitimine dahil tüm konular hakkında konuşmaya benzer: Sadece konuşmakla olmaz bu işler! :)
Kişisel sınırları konuşmak kadar modellemek de önemli mesela; ‘bu senin bedenin sana kimse dokunamaz’ deyip sonra akrabaların sonsuz mıncıklamasına maruz bırakılan çocuklar haklı olarak ‘e bu da anlatıp duruyor da, hobi olarak anlatıyor herhalde’ diye düşünmeden edemeyecek (tam olarak bu şekilde olmasa da). Özür dilemenin önemi anlatılıp asla ebeveynlerini özür dilerken görmeyen, el yıkamanın önemini duyan ama nasıl el yıkanacağı gösterilmeyen çocuklarda olduğu gibi, feminizm ve eşitlik hakkında lak lak edip (evet, lak lak diyorum çünkü aksiyon olmadan konuşmak lak lakın ötesine geçemez bence), evde, arkadaşlarıylayken, akrabalar varken vs. aynı feminist ve eşitlikçi değerlerle olaylara yaklaşmamak sizi ve feminizminizi otomatik olarak etkisiz bırakacaktır.
SEBUKA’nın kurucusu sevgili Av. Aslı Karataş işi bir tık öteye taşıyor ve şöyle söylüyor:
Çocuklarla feminizmi konuşmaya bence gerek yok çünkü ayrımcı bir dil inşa etmediğinizde zaten feminizm hakkında konuşmuş olursunuz. Çocuklar zaten iyi, adil, eşitlikçi doğuyor. Kimi insanların diğerlerinden daha üstün olduğuna dair yanıltıcı bilgiler onlara sonradan öğretiliyor. Dolayısıyla aslında cinsiyetçi bir tutum sergilemeyen bir yaşam sürüp bu yönde bir iletişim dili inşa ettiğinizde tek kelime etmeksizin feminizm hakkında konuşmuş olursunuz.
Net. Evet, bir önceki yazımda da şiddet demeden şiddetsiz bir dünya için mücadele etmenin ve sohbetler etmenin mümkün olduğundan bahsetmiştim. Feminizm de böyle bir konu. Tabii feminizm kelimesini özellikle kullanmanın da birçok katkısı var: Medyada olanları anlamlandırmak, feminizmin erkek düşmanlığı olmadığını anlamak, feminizm hakkında yanlış bilgilere inanmamak gibi…