Çocuklarımız cinsiyetsizleştirliyor mu? sorusunu enine boyuna cevapladığım yazı dizisinin ikincisine hoş geldiniz! İlkini buradan okuyabilirsiniz.
Sizi heyecanla karşılıyorum bu yazımda çünkü az sonra çok keyfimizi kaçıran bazı detaylardan bahsedeceğim. İçerik uyarısı gerektirmiyor bu konular, yani şiddet gibi konulardan bahsetmeyeceğim ama benim canım çok sıkıldı, sizinki de umarım sıkılır ki bari bu konuda bir şeyler yapmaya, talepte bulunmaya ve gözümüzü açık tutmaya devam ederiz.
Her yazı yazmaya başladığımda (özellikle konu kimlik gibi diğer konulara göre daha politikleştirilen bir konuysa) sadece araştırma sonuçlarını raporla, kendinden çok bir şey katma diyorum. Sonra yazmaya başlıyorum… Öfkelenmemek elde değil. Bu öfkemi de size yansıtıyorum haliyle. Neden mi? Çünkü ben kariyerimi bir labaratuvarda geçirmedim. İşimin ciddi bir bölümü sahadadaydı. Çocuklarla, gençlerlerle, eğitimcilerle ve ebeveynlerle yüz yüze çalışmaktı. İş böyle olunca, bilimin yarattığı fanustan kafa çıkıvermeden duramıyor.
Yanlış anlaşılmak istemem, kariyeri laboratuvarda geçen bilim insanlarının yeri çok değerli; onlara da ihtiyacımız var. Fakat bazen biraz öfkeye de! Ne de olsa, bilimin sunduğu şeyleri içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel, tarihi ve politik düzlemde ele almak en az o bilimin bize sundukları kadar değerli.
Bağlam olmadan bilim, bilim olmadan bağlam anlamsız.
O halde konuya dümdüz giriyorum: Çocuk kıyafetleri ve toplumsal cinsiyet kavramlarını inceliyoruz bu yazıda. Sonra beraber gerçekten “cinsiyetsizleştirliyor muyuz?” sorusunu cevaplıyoruz.
Konu o kadar derin ki, kitaplar, oyuncaklar, ve hatta bir önceki yazımda söz ettiğim gibi bunların aile kavramı üzerindeki etkilerini de araştırayım derken iş bir hayli dallanıp budaklandı… Aynı anda 3 farklı yazı yazarken buldum kendimi. Onları da tamamlandıkça önümüzdeki haftalarda paylaşacağım.
Pembe ve mavinin ötesinde
Toplumsal cinsiyet konusu söz konusu çocuklar olduğunda hep oyuncaklar ve kıyafetler özelinde ele alınıyor. Neden? Çünkü bebeklerin atanan cinsiyetlerini birbirinden ayırt etmenin en temel yöntemi giydikleri kıyafetler. El alem neyse ki kıyafetlerini çıkartıp genitallerine bakamayacağı için…
Ama daha önemli sorular var bence sormamız gereken… Bebekleri neden kız ve oğlan diye kodlamalıyız? Bunu verdiğim bir eğitimde sorduğumda ebeveynlerden biri, ‘e bilmezsek nasıl davranacağımızı nasıl bileceğiz!’ demişti. Bingo! İşte toplumsal cinsiyet rolleri tam olarak böyle oluşuyor ve güçleniyor. Atanan cinsiyete göre bir bebeğe davranmak neden en temel ihtiyaçlarımızdan biri haline geldi? Neden mesele bebeğe bebek gibi davranmak, yani gelişimsel ihtiyaçlarına göre davranmak daha öncelikli değil? Kız ve oğlan bebeklere farklı mı davranmamız gerekiyor gelişimlerini desteklemek için? Eğer atanan cinsiyetlerine göre davranmazsak bu ilerde bir takım sıkıntılara sebep oluyor mu?